Para Arzı Nedir?
Ekonominin nabzını tutan en önemli göstergelerden biri olan para arzı, piyasadaki likidite düzeyinden enflasyon oranına, faiz politikasından ekonomik büyümeye kadar birçok alanı doğrudan etkiler. Hem bireylerin hem de kurumların finansal kararlarını şekillendiren bu kavram, merkez bankalarının uyguladığı para politikalarının da temelinde yer alır. Peki, para arzı tam olarak nedir, hangi türleri vardır ve ekonomiye nasıl yön verir? Bu yazıda, para arzının tanımından merkez bankalarının rolüne, para arzı türlerinden ekonomideki etkilerine kadar merak edilen tüm detayları ele alıyoruz.
Para arzı nedir?
Para arzı, ya da diğer adıyla para stoğu, bir ekonomide belirli bir zaman diliminde dolaşımda bulunan toplam para miktarını ifade eder. Bu kavram yalnızca nakit parayı değil, aynı zamanda bankalardaki vadesiz ve vadeli mevduatlarla diğer likit varlıkları da kapsar. Ülkelerin merkez bankalarının yönetmekle yetkili olduğu para arzının yönetimini Türkiye’de Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası (TCMB) üstlenir. Merkez bankaları, para arzını kontrol etmek için faiz oranlarını ayarlayarak kredi maliyetlerini etkiler, zorunlu karşılık oranlarını değiştirerek bankaların kredi verme kapasitesini sınırlar ve açık piyasa işlemleri yoluyla piyasadaki likiditeyi artırıp azaltır.
Para arzı arttığında piyasadaki likidite yükselir ve bu durum genellikle faiz oranlarının düşmesine sebep olur. Tam tersi durumda ise para arzının daralması faiz oranlarının yükselmesine yol açabilir. Enflasyonla da doğrudan ilişkisi olan para arzının fazla olması talebi artırarak fiyatların yükselmesine ve enflasyonun artmasına yol açabilirken, yetersiz para arzı deflasyon riskini doğurabilir ve ekonomik yavaşlamaya sebep olabilir. Para arzının ilişkisi olan tek kavram enflasyon değildir. Para arzı aynı zamanda ekonomik büyümeyle de bağlantılıdır. Doğru oranda artırılan para arzı, tüketim ve yatırımları destekleyerek ekonomik büyümeye katkı sağlarken kontrolsüz bir artış enflasyonist baskıları güçlendirir ve aşırı sıkı para arzı politikaları durgunluğa sebep olabilir.
Para arzı türleri nelerdir?
Türkiye ve genelde merkez bankaları, para arzını likiditeye göre sınıflandırarak ölçer. M1, M2 ve M3 en yaygın kullanılan üç tanımdır.
M1- En Dar (Dar Para Arzı)
Dolaşımdaki ve banka kasalarındaki banknot ve madeni para gibi nakit ve vadesiz mevduatları kapsar. En likit para tanımı olan M1, hemen harcanabilecek varlıkları içerir.
M2- Orta Genişlikte (Genişleyen Para Arzı)
M1’e ek olarak tasarruf hesapları ve küçük vadeli mevduatları içeren, biraz daha az kilit para tanımıdır. Likit varlıkların yanı sıra bireysel tahvil, kısa vadeli hesaplar gibi vadeli mevduatları içerir.
M3- En Geniş Para Arzı
Repolar, piyasa fonları, bazı menkul kıymetler gibi daha büyük finansal enstrümanları içerir. Bazı ülkelerde merkez bankaları bu tanımı ayrı takip ederken bazıları ise yayınlamaz.
Merkez bankasının para arzındaki rolü
Merkez bankası, para arzını yönetir ve ekonomik istikrarı sağlamak için çeşitli araçlar kullanır. Merkez bankasının kullandığı araçların başında politika faizi gelir. Merkez bankasının belirlediği faiz oranı, bankaların kredi verme davranışlarını ve piyasadaki likiditeyi etkiler. Zorunlu karşılık oranları da bankaların kredi kapasitesini sınırlayarak para arzını doğrudan etkiler. Açık piyasa işlemleri ile devlet tahvilleri alınıp satılarak piyasaya likidite verilir ya da çekilir. Genişletilmiş araçlar arasında yer alan niceliksel genişleme (QE) ile durgunluk dönemlerinde piyasaya uzun vadeli tahvil alımları yoluyla likidite sağlanır; niceliksel daraltma (QT) ise fazla likiditenin tahvil satışıyla çekilmesini amaçlar. Ayrıca merkez bankası, finansal kriz durumlarında son borç verme mercii olarak devreye girer ve döviz müdahaleleriyle kur istikrarını sağlamaya çalışır.
Merkez bankalarının kontrol ettiği bir diğer önemli kavram ise itibari paradır. Merkez bankalarının ekonomideki etkisini daha iyi kavramak ve itibari paranın ne anlama geldiğini öğrenmek için “İtibari Para Nedir?” yazımızı ziyaret edebilirsin.
Para arzının ekonomiye etkileri
Hem enflasyon hem de ekonomik büyümede önemli bir etkisi olan para arzı arttığında likidite yükselir. Likiditenin yükselmesi, talebi artırarak fiyatların yükselmesine yani enflasyona yol açabilir. Bu ilişkiyi niceliksel para teorisi ve çeşitli ülke örnekleri (ABD, Vietnam, Çin, Güney Afrika) de destekler. Bunun yanı sıra, kısa vadede para arzındaki artış tüketim ve yatırımı teşvik ederek ekonomik büyümeyi destekleyebilir. Ancak uzun vadede aşırı para arzı, enflasyonist baskılar ve belirsizlik nedeniyle büyümeyi olumsuz etkileyebilir. Ayrıca likidite tuzağı gibi durumlarda, artan para arzı ekonomiyi canlandırmakta yetersiz kalabilir. Bu nedenle merkez bankaları, para arzını dikkatle yöneterek büyüme ve enflasyon arasında denge kurmaya çalışır.
Bu blog yazısında sunulan bilgiler; yalnızca genel nitelikte olup hukuk, finans veya yatırım danışmanlığı teşkil etmemektedir. İçerik, bilgilendirme amacıyla hazırlanmış olup, özel durumlarınız için profesyonel danışmanlık almanız tavsiye edilir. Yazıda yer alan ifadeler, herhangi bir bağlayıcılık veya sorumluluk doğurmamakta, yalnızca yazarın değerlendirmelerini yansıtmaktadır. Alacağınız kararlarda tüm sorumluluk tarafınıza ait olup, Papel Elektronik Para ve Ödeme Hizmetleri A.Ş. bu bağlamda herhangi bir yükümlülük kabul etmemektedir.